KDC’deki Çatışmaların Arka Planı

Karabük Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Muhammed Oral, küresel güçlerin Kongo Demokratik Cumhuriyeti’ndeki (KDC) doğal kaynakları kontrol etmek için isyancı gruplar üzerinde vekalet savaşı yürüttüklerini belirterek “Bu, bir etnik savaş veya iç çekişme değil Çin, ABD, Fransa, İngiltere ve İsrail gibi ülkelerin, Ruanda ve Uganda’yı kullanarak ve isyancı grupları destekleyerek devasa maden rezervlerinin kimin kontrolünde olacağının savaşıdır.” dedi.

KDC’nin (DKC) doğusunda haftalardır süren çatışmalar, uluslararası aktörler tarafından desteklendiği iddia edilen 23 Mart Hareketi’nin (M23) hedef aldığı ve önemli bir sınır kenti olan Goma’nın ele geçirilmesiyle sonuçlandı.???????

Doç. Dr. Oral, AA muhabirine, Kuzey-Kivu eyaletinin başkenti Goma’nın isyancılar tarafından ele geçirilmesinin arkasında uzun yıllara dayanan uluslararası sömürgecilik tarihinin yattığını dile getirdi.

Dünyada sistematik sömürgecilik faaliyetlerinin iki temel dönem olarak ele alınmasının gerektiğine dikkati çeken Oral, coğrafi keşiflerle başlayan ilk dönemin Batılı devletlerin ve Amerika’nın, Afrika kıtasındaki güçsüz toplumları sömürmesiyle geliştiğini ifade etti.

İspanyol ve Portekizlilerle başlayan sömürgecilik sürecinin daha sonra İngiltere ve Fransa’nın da katılmasıyla uzun yıllar devam ettiğini anlatan Oral, “Afrika’daki sömürgecilik süreci, İngilizler ve Fransızlarla devam etti ancak esas kırılma noktası Sanayi Devrimi oldu. İkinci büyük sömürgecilik dalgası, 18. yüzyılda İngiltere’de başladı ve 19. yüzyılda tüm Avrupa’ya yayıldı.” dedi.

Sanayi Devrimi’nin küresel ekonomik düzeni değiştirdiğini söyleyen Oral, şunları kaydetti:

“Bu dönüşümün ham madde, pazar ve finans olmak üzere üç temel ayağı vardı. Batı, sanayisini büyütmek için gözünü doğal kaynaklar açısından zengin bölgelere dikti. Afrika’nın en değerli coğrafyalarından biri olan Kongo Havzası da bu süreçte büyük bir sömürge merkezi haline geldi.”

Oral, KDC’nin jeopolitik konumu ve yer altı kaynakları bakımından büyük öneme sahip olduğunu vurgulayarak “Bu ülke, dünya üzerindeki en stratejik madenlerin önemli bir kısmını barındırıyor ancak bu zenginlik, ne yazık ki ülkeye refah ve istikrar getirmedi. Aksine, kaosun temel sebeplerinden biri oldu.” ifadelerini kullandı.

“KDC, küresel aktörlerin sömürgeci politikaları nedeniyle istikrarsızlaştı”

Oral, KDC’nin sahip olduğu madenlerin arasında bakır, kobalt, gümüş, uranyum, kurşun, çinko, germanyum, elmas, altın, kalay, tungsten, manganez ve koltan gibi birçok stratejik ham maddenin bulunduğuna işaret ederek özellikle kobalt ve koltanın modern teknoloji için vazgeçilmez olduğunu vurguladı.

Oral, sözlerine şöyle devam etti:

“Kobalt, uçak motorlarından taşınabilir bataryalara, elektronik sektöründen veri saklama sistemlerine kadar geniş bir kullanım alanına sahip. Koltan madeni ise nükleer ve askeri sanayide, tıbbi implantlarda, yapay kemik ve stent üretiminde hatta akıllı yazılım sistemlerinde bile kullanılıyor. Bu stratejik madenlere sahip bulunmanın KDC için büyük bir avantaj olması gerekirken küresel aktörlerin sömürgeci politikaları nedeniyle ülkedeki istikrarsızlık ve yoksulluk giderek derinleşti.”

KDC’nin BM verilerine göre yaklaşık 24 trilyon dolarlık maden rezervine sahip olduğunu anlatan Oral, bu durumun, ülkeyi uluslararası aktörlerin ilgi odağı haline getirdiğine dikkati çekti.

Oral, “Çin, KDC’deki madencilik faaliyetlerinde en aktif ülke. Çin’in ekonomik ve teknolojik büyümesi maden talebini artırıyor. Pekin hükümeti, bu kaynaklara erişmek için sinsice emperyal politika izliyor.” görüşünü paylaştı.

Ülkede sadece Çin’in faaliyet göstermediğini, birçok uluslararası aktörün kaynaklardan yararlanmak için devrede olduğunu belirten Oral, “Küresel güçler, Kongo Demokratik Cumhuriyeti’ndeki doğal kaynakları kontrol etmek için isyancı gruplar üzerinden vekalet savaşı yürütüyor. Bu, bir etnik veya iç savaş değil Çin, ABD, Fransa, İngiltere ve İsrail gibi ülkelerin, Ruanda ve Uganda’yı kullanarak ve isyancı grupları destekleyerek devasa maden rezervlerinin kimin kontrolünde olacağının savaşıdır.” değerlendirmesinde bulundu.

“M23, uluslararası aktörler tarafından destekleniyor”

M23 gibi silahlı terör gruplarının dış destek olmadan uzun süre varlık gösteremeyeceğini ifade eden Oral, “M23 de Ruanda’dan ciddi bir destek alıyor ancak burada sadece Ruanda’yı suçlamak eksik olur. Asıl mesele, Ruanda’nın arkasındaki küresel güçlerdir. Ruanda’nın bölgedeki dış politikasını destekleyen bazı uluslararası aktörler M23’ü de destekliyor.” diye konuştu.

“Çin, ABD, İngiltere ve Fransa gibi ülkelerin M23’ü doğrudan veya dolaylı olarak desteklediği bilinen bir şey.” diyen Oral, silahlı milislerin küresel güçlerin bölgedeki taşeronluğunu yaptığını söyledi.

“M23’ün amacı madenleri kontrol etmek ve KDC’yi Ruanda’ya dahil etmek”

Oral, KDC’nin doğusunda azınlıktaki Tutsilerin haklarını savunma iddiasıyla çatışmalar çıkaran M23 grubunun asıl amacının “madenleri ele geçirmek ve bölgeyi Ruanda’ya dahil etmek” olduğunu savundu.

M23’ün faaliyet gösterdiği bölgelerin, ülkenin en değerli maden yataklarına sahip olduğuna işaret eden Oral, “Bu gruba bağlı milisler, doğrudan veya dolaylı olarak Ruanda’nın desteğiyle hareket ediyor. Resmiyette Ruanda hükümeti, M23’e destek vermediğini söylese de sahadaki gerçekler bunun aksini gösteriyor.” değerlendirmesinde bulundu.

M23 nedeniyle binlerce insanın yerinden olduğuna ve büyük bir insani kriz yaşandığına dikkati çeken Oral, “Goma şehrinin işgali, uluslararası toplumun gözleri önünde gerçekleşti ancak bu sadece bir sonuç. Asıl sorunun kökeninde ülkenin doğal kaynaklarını kontrol etmek isteyen güçlerin yönlendirdiği bir vekalet savaşı var.” ifadelerini kullandı.

Related Posts

14 yıl sonra uyanan Bitcoin cüzdanları piyasayı salladı: 2,5 milyar dolarlık transfer

14 yıl sonra uyanan Bitcoin cüzdanları piyasayı salladı: 2,5 milyar dolarlık transfer

8,4 milyarlık dev katkı Türkiye’nin en yüksek barajından geldi

Artvin’in Yusufeli ilçesinde Çoruh Nehri üzerinde inşa edilen Yusufeli Barajı, üretimin başladığı 2024’ten bu yana toplam 3,1 milyar kilovatsaat elektrik üreterek milli ekonomiye yaklaşık 8,4 milyar TL katkı sağladı ..Yüksekliğiyle Türkiye’nin …

Faizsiz kredi yarışı kızıştı, bankalar kesenin ağzını açtı: İşte faizsiz kredi veren 6 banka ve şartları

Faizsiz kredi yarışı mobilde başladı Akbank, QNB Finansbank, Enpara, İş Bankası, DenizBank ve TEB gibi büyük bankalar, Temmuz ayına özel “faizsiz kredi” kampanyalarını duyurdu. Yeni müşteri olan herkes, dijital kanallar üzerinden sıfır faizli kredi …

En güvenilir arabalar açıklandı: Tesla ve Volvo’yu rakip tanımadı, zirveye yerleşti

Güvenlik denince akla ilk gelen markalardan Volvo, bu kez zirvede değil. ABD’de sigorta şirketlerinin desteklediği bağımsız kuruluş IIHS’in yaptığı araştırma, Volvo’dan daha güvenli bir otomobil markasını ortaya koydu. İşte 2025’in en güvenli …

İŞKUR açıkladı: İşte Türkiye’de en çok aranan 10 meslek

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, ocak-haziran döneminde 759 bin 945 kişinin işe yerleşmesine aracılık ettiklerini belirterek, “İş gücü piyasasının dinamiklerine ve tespit ettiğimiz ihtiyaçlara yönelik adımlarımız ile ülkemizin …

Altının gramı 4 bin 236 liradan işlem görüyor

Altının gramı, güne düşüşle başlamasının ardından 4 bin 236 liradan işlem görüyor. Dün ons fiyatındaki düşüşe paralel değer kaybeden altının gram fiyatı, günü yüzde 0,9 kayıpla 4 bin 250 liradan tamamladı. Altının gram fiyatı, yeni güne düşüşle başlamasının ardından saat 09.40 itibarıyla önceki kapanışına göre yüzde 0,3 azalışla 4 bin 236 lira seviyesinde bulunuyor. Çeyrek altın 6 bin 955 liradan, Cumhuriyet altını 27 bin 713 liradan satılıyor.